Ekonomi yönetimi ve piyasalar oldukça açık bir şekilde yaşam koşullarını etkiliyor. Hiç bir zaman görülmediği kadar hükümetler ve onların merkez bankalarının para politiları yaşama yön veriyor. Adeta merkez bankaların ofislerindeki en ufak bir söz gerçek yaşam içindeki insanların hayatının içine giriyor ve evlerinde hakim hale geliyor. Gıda, eğitim, sağlık, teknoloji, otomotiv ve gayrimenkul gibi yaşam unsurları anında etkileniyor ve fiyat değişimlerini gösteriyorlar. Genişleme ve sıkılaştırma politikaları adı ile insanların alım gücü azalıp çoğalıyor. Her şey tam anlamıyla ekonomik mühendislik ile çözülmeye çalışılıyor.
Amacımız ikitisadi tahliller yaparak çözümler üretmek değil. Bunun için sadece emlak sektörü ile uğraşmak yetmiyor. Daha ileri seviyede eğitim , deneyim ve tecrübelere sahip olmak gerekiyor.
Ancak Gayrimenkul uğraşı sözkonusu olduğunda bunlar ile ilgilenmemek, takp etmemek mümkün olmuyor. Zira gayrimenkul çağı diye adlandırdığımız bu zamanlarda ülkeler turizm,sağlık,göç, savaş ve diğer etkenlerden dolayı yabancıların gayrimenkul alabilme kapılarını açmışlardır. Bunun ön habercisi olarak sanayi ve uluslararası sermayenin yaydığı teknoloji fabrikalarıyla bir çeşit sermaye ve işçi yerleşimi için kapılar 1950 yıllardan sonra açılmıştı zaten. Şimdi ise diğer adımı olan konut ve gayrimenkul edinim yollarıda açılmış oluyor. Bu konu ülkelerdeki gayrimenkul sektöründeki fiyatları eşyanın tabiatı gereği hareketlendiriyor. Arap ülkelerinden gelen arapların Türkiyenin eğe bölgesi ve İstanbulu'u, Rusya Ukrayna savaşından gelen Ukrayna ve Rus insanlarının Antalya ve İstanbul gibi yerlerde yerleşim tercihleri sonucu konut fiyatlarının fahiş rakamlara doğru yükseldiğini canlı bir şekilde görülmüş oldu.
Konut etkileşimi küresel lige yükselince beraberinde alış-satış fiyatlarını, kira fiyatlarını yukarıya doğru itmiş oldu. Dünya genelinde fiyat seviyesi yaygın hale geldi. herkes her yerde fiyat sorabilir, konut edinebilir, kiraya tutabilir oldu.Bunun ana sebebi de fiyatların artık ayrıksı olmaktan çıkmış olmasıdır.
Biz konumuzu kendi özelinde ele alalım. Ekonomik genişleme her yerde olduğu gibi şanlıurfada da büyük bir talep patlaması olarak ortaya çıktı. Talebin karşılanmadığı seviyeye geldiğinde fiyatın katlanark yükselmesiyle sonuçlandı. Fiyatlar yarış atı gibi koşarken talep sahipleri kovalamaktan bıkmakdı.Şişme fiyat denilmedi, zira gerçekten şişme değildi. Maliyet artık talebin getirdiği bir netice oldu. Enflasyonist ortamın en büyük özelliği sürekli doğurganlık göstermesidir. Yani enflasyon canavarı yovrularını bir anda bir iken bine çıkardı. Şanlıurfa için fiyatların yükselmesi bun sebepten başkası değildir.
Ancak fiyatların yükselmesi ve talebin sürekli artması bir seviyeye kadar gelince durmak zorunda kalır. Hem satılacak yani arz edilecek gayrimenkul bulunmaz. hem de var olanların el geğişimi sonucu fiyat yükselir ve artık talep sahibi gelirinin almaya yetmediğini görmeye başlar.Bu andan itibaren hükümetin enflasyonu kontrol etme ve politikalar üretmesi bozulan bu piyasa fiyat dalgasını düzelme çabası iken, yaşamdaki aktörlerin buna intibak etmesi daha acılı ve sancılı olur. Piyasa durur. Alış-veriş yavaşlar, parasal döngü azalır.
Şanlıurfa ise ekonominin bu seyrini yaşamaya başlamıştır. Ancak piyasa dinamikleri ve paydaşları hala bir çaba içerisindedir. İnşaat sektörü durumun farkında olarak daha az inşaata yapmak eğilimdedir. Ancak fiyat konusunda maliyetlerin müteahitleri fiyat artırmaya zorladığını görmektedirler. Emlak sektörü normal zamanların aktivitesini yaparak durumun pek farkında olmadığını göstermektedir.Fiyat yükselmesine kabullenerek devem etmektedir.Öyle ya bir emlakçı ne yapabilirki, fiyatları emlakçı belirlemiyor ki! Böyle düşünerek kendini temize çıkarmaya çalışan emakçının aslında gayrimenkul sahibinin fiyat sunumuna itiraz etmeden satışa sunması ve yüksekten sunumu müşteriden alacağı puan atışı olarak değerlendirmesi sonucu aslında oluşan fiat artışı çarkının kuvvvetli bir destekleyicisi durumuna getirmekten başka bir işe yaramıyor.
Tüm bunların sonucunda Şanlıurfa piyasasanın hem gayrimenkul hem de otomotiv olarak daraldığını söylemek yerinde olur. Ortam artık nakit azlığı ve daralan piyasadır. Bunun sonucunda gelecek olan acil satışlardır. İflaslardır, çökmelerdir. En sonu bir çark dönecek ise eğer, doğru fiyatlamalar ve sveiyenin yeniden oluşturulması adına takasların devreye girmesidir. Arsa arazi sahipleri yükselen fiyatın tatlılığından taviz vermemektedir.Israrla köylünün bile alamayacağı fiyatlara yükseltmek istemektedir. Konut ve gayrimenkul sahipleri fiyat artışının devamını dilemektedir. Bu nedenle tavizsiz bir piyasa döngüsü hakimdir. Bunun düzenlenmesi adına piyasanın acillerden oluşan bir demet satışa ve iflaslara takaslara yön vereceğini söylemekte yarar var. Herkesin yeniden pozisyon ve yeniden kendini konumlandırması kaçınılmaz oluyor.
18 Mayıs 2024 Cumartesi