(0546) 264 53 55
Detaylı Ara

HIZLI KENTSEL DÖNÜŞÜM BİR ZORUNLULUK MU? YOKSA MALİYETLİ BİR PROBLEM Mİ?

Şehirleşme elbette günümüz dünyasında uygarlığın gelmiş olduğu düzeyi göstermektedir. Kısaca bir hatırlatma yaprsak eğer, Köylerden kentlere kentlerden şehirlere şehirlerden meropollere ve en son metropollerden megapolere doğru bir büyüme evrimi gerçekleştirdiğini görebiliriz. Kuşkusuz bu sanayileşme demek, nüfus büyümesi demek, motorize olmak demek, elektronik hareketlilik demek ve tüm yaşamsal imkanlarda ileri düzeyde rahatamaya kavuşmak demektir. Yani yaşamsal konfor anlamına gelmektedir.

Lakin tüm doğal olaylarda olduğu gibi kentler veya şehirler bir müddet sonra yaşlanma belirtileri gösterir. İlk başta sazlık ve kamışlardan yapılan kulubeler tabiki kısa ömürlüydu. Sonrasında gelişen toprak kerpiç evler biraz daha uzun sürse de yine de yitip gitti. geriye taş ve agaş konutlaşma kaldı ki onun da uzun ömürlü olmasına rağmen virane olarak kaldığını biliyoruz. Günümüz dünyasını temsil eden beton ve çelik karkas yapılar ise kendini kanıtlamak istemiş olsa da  bunun da bir sınıra varacağını örneklrle görüyoruz.

Özetle: Şehirler yaşlanıyor. Yaşlandıkça kullanılamaz hale geliyor. Kullanımda ısrar ise konfor ve can tehlikesi oluşturuyor.

İnsanlar kentleşme sürecinde yaşanan yapılaşmalardan ilk çağlarda yapılan kulube ve kerpiç toprak konutları, orta çağda yapılan ahşap ve taş veleri belki nostalijik vurgu olarak, turistik tema ve hatırları korumak için anıtsal olarak koruyabilirler ama beton yapıların anıtsal, nostaljik ve turistik sayılabilecek yönlerinin olduğunu söyleyemeyiz. Bu yapay yapı oluşumun ömrü dolduğunda tehlikeli ve zararlı duruma geldiğini ve artık yenisini yapma gerektiği ortaya çıkar.

Ülkemizde öncelikli problem şehirlerin çok hızlı büyüme gösterdiğini görmemektir. Şehirleşmenin planlı ve organize bir gelişim göstermemesi de buna dayanak olur. Ardından kentleşmenin gerekli diğer tüm unsurlarını yerine getirmeye çalışırken zamanın getirdiği eskime ile karşılaşılır. Beton yapılar eskimektedir. Eskime ise işin başladığı yer yani kentlerin merkezleri olan ilk yapılan yapılıarda belirir. Yönetimlerin yıllarca sadece yapı imaline yönelmekten göremedikleri bu aşına günümüze geldiğini artık gün yüzüne çıkmıştır.

Bunun görülmesini sağlayan en önemli unsur elbette ki, deprem gerçeği olmuştur. Deprem öyle bir uyarı vermiştir ki, yaklaşık 50-60 bin insanın bir gecede yaşamını yitirebileceğini göstermiştir. Deprem de yıklan, hasar gören ve zedelenen yapıların yüksek sayıda  bu eski olanlarıydı.Yeni binalardan kusurlu olan, prosedürlere göre yapılmayanları da aynı akibete uğramıştır, ancak esas konu ekime ve yaşlanmadan kaynaklıdır.Ayrıca deprem şiddet ve sarsıntı biçimiyle daha yıkıcı olacağını ve geçmişte kabul edilen şiddet ölçülerinin yetersiz olduğunu göstermiştir.

Diğer etkileyici unsurlar ise sel gibi aşırı yağış, hırtum ve fırtına gibi aşırı rüzgar gibi doğal olayların gösterdikleridir. Kentsel alt yapıların buna yanıt veremediği ve şehirleşmelerin yeniden bir yapılaşamaya ihtiyaç duyduğunu göstermiştir.

O halde yönetimlerin öncelikli konuların başınada eskimeye yüz tutmuş şehir konutlarının, yapılaşmalarının takibi ve yenilenmesi kaçınılmazdır. Konutların depreme dayanabilmesi için yeniden yapılaşmasını sağlamak ve kentlerin doğal olaylara dayanıklı hale getirmeye çalışmaktır. Ancak yaşadıklarımızdan görüypruz ki, hızlı kentsel dönüşüm olarak geliştirilen yaklaşımlar sadece konutların yenilenmesi çerçevesine dayanmaktadır. Bir konutun yenilenmesi kendi başına kentsel sorunları çözmez, doğal olaylar karşısında başarı sağlamaz. Bunun yerine kentlerin yeniden projenlendirilmesi, deprem şiddet ölçeklerine göre, sel ve fırtına felaketlerine göre yapılamsı sağlanmalıdır.

Konu bu aşamaya gelmişken ortaya çıkan karşılığı olmayan mali noyutların herkesin aklını kurcalağını biliyoruz. Yapılaşma maliyetleri zirve yapmış, insan gelirleri bunu karşılayamaz olmuş ve bunun sayesinde yenileşme sağlanamamktadır. TOKİ ve Belediyelerin toplu konut projelei de bu maliyet sarmalını aşamamaktadır.Sonuç geciken yenilenme ve eskimeye devam eden şehirler oluyor. Eskiyen ve çürümeye devam eden şehirler de insanlık için baş tehlike haline gelebilir. 

Şanlıurfa özeli için orantısız büyüyen ve nüfusa dayalı şehirleşmenin getirdiği sancılar 1950 yılarında Bahçelievlerden başlar. Eskime şehirn merkezi olan Bahçelievlerin dokusuna ve kokusuna sinmişti. Gel gör ki, Nüfusun en çok aktivasyon sağladığı, ticartin yapıldığı, etkileşime girdiği yer yine bu şehirin merkezidir. Deprem ne olacağını hissettirmiştir. Bahçelievler ayata durmakta zorlanmaktadır.ancak kentsel dönüşümü saylayacak planlama, proje ve mali kaynak belirsizdir. Sadece maliyeti tamamlayanın "yık-yap" orgnizasyonundan öteye gidilmemektedir. Eskime sadece Bahçelievlerde değil, yenişehir ve karaköprünün çevik kuvvet bölgelerine kadar uzanmaktadır. Bunlara ek olarak yetersiz denetim, yönetmeliklere uymayan yapılaşmalar ve usulsuz yapılaşmalrın yarattığı risk de eklenmelidir. Doğal afetlere dayanıksılık burdan ileri gelmektedir.

Nu nedenlerle Hızlı kentsel dönüşümde şehir plancıları, mimarlar, jeologlar ve metroloji uzmanlarının oluşturacağı şura ile teknik ve mali anlamda yenileşme için sağlıklı ortam hazırlayabilir. Diğer faötörleri gözetmeden devam eden yapıların yenilenmesi süreci yeterli ve sağlıklı sonuç vemreyecek ve mali engellerle yerinde sayacaktır.  


30 Mayıs 2024 Perşembe



DUYURU & HABER LİSTESİ

  • Hakkımızda
  • Danışmanlarımız
  • Belgelerimiz
  • Sözleşmeler
  • Müşteri Yorumları
  • Blog
 Osmangazi mahallesi 386 sokak 1/BHaliliye/Şanlıurfa
  (0546) 264 53 55    (0546) 2645355
Yetki Belge No: 6300135

Bizi Sosyal Medya'dan Takip Edin.

  • 41,5974
  • 48,8083
  • 56,0484
Gizlilik ve Çerez Politikası

URFA PİYASA EMLAK

Hazır Emlak Web Sitesi